İcra Hukuku
- Ana Sayfa
- İcra Hukuku
İcra Hukuku
İcra hukuku, bir alacaklının, bir borçludan alacağı olan bir miktar parayı tahsil etmek için başvurduğu yasal süreci düzenleyen hukuk dalıdır. Temel amacı, mahkeme kararıyla tespit edilen alacakların, borçlular üzerinde zorla tahsil edilmesini sağlamaktır. İcra hukuku, borçlu ile alacaklı arasındaki ilişkiyi düzenler ve alacaklının haklarını korur.
İcra hukukunun temel unsurları şunlardır:
- İcra Takibi: Alacaklının, borçlu üzerindeki alacağını tahsil etmek amacıyla başvurduğu yasal süreçtir. Bu süreç, icra dosyasının oluşturulması, borçluya bildirim yapılması ve icra takibinin başlatılması aşamalarını içerir.
- İcra Mahkemesi: İcra takipleri, genellikle özel olarak görevlendirilmiş icra mahkemelerinde yürütülür. İcra mahkemeleri, alacaklının taleplerini değerlendirir ve icra takibini yönetir.
- İcra Dosyası: İcra takibi için başvurulan dosyadır. Alacaklının taleplerini içerir, borçlunun malvarlığına ilişkin bilgiler ve alacağın miktarı gibi detayları içerir.
- İcra İşlemleri: İcra takibinin başlatılmasını takiben, icra dairesi tarafından borçlunun malvarlığı üzerinde haciz işlemleri gerçekleştirilir. Bu, borçlu üzerindeki mülkiyet hakkını kısıtlayarak alacağın tahsil edilmesini sağlar.
- Haciz İşlemleri: Borçlunun malvarlığına, banka hesaplarına, taşınır veya taşınmaz mallarına yapılan müdahaleleri içerir. Haciz işlemleri, alacaklının tahsilatını güvence altına alır.
- İcra Satışları: Haczedilen malvarlığı, icra daireleri tarafından satışa çıkarılır. Satıştan elde edilen gelir, alacaklının alacağını karşılamak için kullanılır.
- İcra İtirazları: Borçlu, icra takibine itiraz etme hakkına sahiptir. İtiraz durumunda, mahkeme tarafından yapılan değerlendirme sonucunda icra takibi durdurulabilir veya devam eder.
İcra hukuku, alacaklının hukuki haklarını korurken, borçlu üzerinde adil bir süreç sağlamaya çalışır. Bu süreçte, mahkeme kararlarına ve yasal prosedürlere uyulması şarttır. İcra takibi başlatmak veya bu süreçle ilgili ayrıntılı bilgi almak için bir hukuk bürosuna başvurmak önerilir.
Haciz Yolları Nelerdir?
Haciz, bir alacaklının borçlunun malvarlığı üzerindeki haklarını kullanarak alacağını tahsil etme yöntemidir. Haciz işlemleri çeşitli yollarla gerçekleştirilir. Bu yollar arasında önemli olan beş temel haciz yöntemi şunlardır:
- İlamlı İcra: Alacaklı, mahkemeden aldığı bir mahkeme kararı ile ilamsız icra yoluna başvurmadan, doğrudan icra takibi başlatır. İlamlı icra sürecinde, mahkeme tarafından verilmiş bir kesinleşmiş hükme dayanılır.
- İlamsız İcra: Alacaklının mahkemeden bir kesinleşmiş karar almaksızın, alacağını tahsil etmek amacıyla başvurduğu bir icra yoludur. Genellikle alacaklının, borçlunun borcunu belgelemesi gerekir.
- Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yolu: Kambiyo senetleri, özellikle çek ve bono gibi ticari senetler üzerinden yapılan işlemlerde alacaklı, bu senetleri tahsil etmek amacıyla haciz yoluna başvurabilir.
- Rehnin Paraya Çevrilmesi Yolu İle Takip: Borçlunun bir malını rehin olarak gösterdiği durumda, alacaklı, rehinin paraya çevrilmesi yoluyla tahsilat yapabilir. Bu, rehinin satışa çıkarılması veya değerlendirilmesi anlamına gelir.
- İhtiyati Haciz: Alacaklının, mahkemeden almadığı bir kararla, ileride doğabilecek bir alacağını teminat altına almak amacıyla başvurduğu bir haciz türüdür. İhtiyati haciz, henüz bir dava sonuçlanmamış olsa da alacaklıya gelebilecek zararları önlemek için kullanılır.
Bu haciz yolları, alacaklının durumuna, alacağın niteliğine ve mahkeme süreçlerine göre değişiklik gösterir. Haciz işlemlerinin başlatılması ve doğru yöntemin seçilmesi için genellikle bir avukatın danışmanlığına başvurmak önerilir. Hukuki süreçlere uygun hareket etmek ve alacaklı veya borçlu tarafından doğabilecek hak ihlallerini önlemek için uzman görüşü almak yararınıza olacaktır.
Hangi Durumlarda İcra Davası Açılır?
İcra davası, bir alacaklının borçludan alacağını tahsil etmek amacıyla başvurduğu bir yasal süreçtir. İcra davası şu durumlarda açılır:
- Alacaklının Tahsilat Hakkına Sahip Olması: Alacaklının, bir sözleşme, fatura, çek, senet gibi belgelerle alacağını belgelemiş olması gerekir. Belgelendirilmiş bir alacak olmaksızın icra süreci başlatılamaz.
- Borçlunun Borcunu Ödememesi: Borçlu, belirlenen ödeme tarihinde veya sözleşme şartlarına uygun olarak borcunu ödemezse, alacaklı icra davası açabilir.
- Mahkeme Kararıyla Kesinleşmiş Alacakların Bulunması: İlamlı icra yoluyla, alacaklı mahkeme kararıyla kesinleşmiş bir alacağa sahipse, bu ilamı kullanarak icra davası açabilir.
- İcra Takibinin Başarısız Olması: Alacaklının önceki icra takibi sonuçsuz kaldıysa veya borçlu ödeme taahhütlerini yerine getirmediyse, alacaklı icra davası açabilir.
- Kambiyo Senetleri Üzerinden Alacaklar: Çek, senet gibi kambiyo senetleri üzerinden alacak sahibi olan kişiler, bu senetleri kullanarak icra sürecini başlatabilirler.
- İhtiyati Haciz Kararı Alınması: Alacaklı, gelecekte doğabilecek bir zararı önlemek amacıyla mahkemeden ihtiyati haciz kararı alabilir ve bu durumda icra davası açabilir.
- Rehnin Paraya Çevrilmesi: Bir malın rehin olarak gösterilmiş olması durumunda, alacaklı, rehinin paraya çevrilmesi yoluyla icra davası açabilir.
- Belirli Bir Sürenin Geçmiş Olması: Belirli bir ödeme süresi veya vade belirlenmişse ve bu süre geçtikten sonra borçlu ödeme yapmazsa, alacaklı icra davası açabilir.
İcra davası açma süreci karmaşıktır ve yerel hukuk kurallarına bağlı olarak değişiklik gösterir. Bu nedenle, bir hukuk bürosuna danışmak ve gerekli adımları doğru bir şekilde atmak gerekir.
İcra İflas Hukukunun Düzenleme Alanı Nedir?
İcra İflas Hukuku, cebri icra hukuku veya takip hukuku terimleri genellikle birbirinin yerine kullanılmakla birlikte, aslında takip hukuku, icra iflas hukukunun daha genel bir kavramıdır. Temelde, bu hukuki alanlar, alacaklıların haklarını korumak ve borçlarını yerine getirmeyen borçlulara karşı devlet yardımıyla cebri icra uygulanması amacını taşır.
İcra iflas hukukunun odaklandığı konu, borçluların yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda alacaklıların alacaklarına ulaşabilmeleri için devreye giren bir süreci içerir. Bu süreçte, icra organı, borçlunun malvarlığına el koyar, bu malları satar ve elde edilen gelirle alacaklının taleplerini karşılar.
Ancak, bir icra işlemi her zaman icra takip işlemi olarak adlandırılmaz. İcra takip işlemi olabilmesi için, icra organının borçluyla ilgili ve icra takibini ilerletmeye yönelik spesifik adımlar atması gerekir.
İcra Hukuku ile İflas Hukuku Arasındaki Fark Nedir?
İcra hukuku, cüz’i icra olarak da adlandırılan bir kavramı içermekte olup, bu bağlamda borçlunun malvarlığının sadece belirli bir kısmıyla, bir veya birkaç belirli alacaklıya karşı sorumluluğunu ifade eder. Bu tip icra sürecinde, borçlu yalnızca belirli bir varlık veya varlıklarla sınırlı bir sorumluluğa tabi tutulur. Öte yandan, iflas hukuku içinde yer alan külli icra, borçlunun sorumluluğunun bütün malvarlığına yönelik olduğu bir anlam taşır. Burada, borçlu tüm malvarlığıyla bütün alacaklılarına karşı sorumludur.
İflas hukukunda mevcut olan küllilik kavramı, hem alacaklılar hem de malvarlığı açısından geniş bir yelpazede etkili olur. Bu durum, borçlunun bütün varlığı üzerinden tüm alacaklıların taleplerini karşılamak üzere bir sürecin başlatılmasını ifade eder. İflas, bu açıdan hem borçlu hem de alacaklılar bakımından küllilik ilkesine dayanır.
Bir diğer önemli ayrım ise icra hukukunun tüm borçluları kapsamasına karşın, iflasın sadece tacirler açısından uygulanabilir olmasıdır. Yani, iflas süreci genellikle ticari faaliyetlerde bulunan bireyler veya işletmeler için geçerli bir hukuki düzenlemedir.
Bu bağlamda, icra ve iflas hukukları arasındaki bu temel farklar, borçlunun malvarlığına ve sorumluluğuna ilişkin çeşitli nuansları ortaya koyar. Her iki hukuki sürecin de özgün özellikleri, amaçları ve uygulama alanları, hukuki literatürde ayrıntılı bir biçimde incelenmiştir.
7/24 İletişim bilgilerimizi kullanabilirsiniz.
0 (539) 854 83 72
0 (539) 854 83 72
Nail Bilen Cad. İncili Pınar Mah. No:4 Kantar İş Merkezi
Bizimle İletişim Kurmak İçin Aşağıdan Formu Doldurup Gönderebilirsiniz.